|
|||||||||||
Turkish abstractLipomlar beningn kapsüllü mezenkimal orijinli adipoz dokudan kaynaklanan tümörlerdir. Baş boyun bölgesinde vücudun diğer bölgeleri kadar sık görülmezler. Tedavisinde total cerrahi eksizyon, liposuction ve lokal steroid enjeksiyonu bildirilmiştir. Hastamız boynunda dev lipomu olup, sosyal ve sağlık problemleri yaşamaktaydı. Bu olgu sunumundaki amacımız literatürü gözden geçirerek lipomların yerleşim yerlerini, histopatolojik özelliklerini ve tedavisini vurgulamaktı.IntroductionLipomlar beningn kapsüllü mezenkimal orijinli adipoz dokudan kaynaklanan tümörlerdir [1]. Klinikte yavaş büyüyen asemptomatik kitle olarak rastlanırlar [2]. Lipomlar baş boyun bölgesinde vücudun diğer bölgeleri kadar sık görülmezler [1]. Yerleşim yerlerine bakılacak olursa % 50 uyluk bölgesinde, % 20 omuzda, % 20 göğüs duvarında, %10 diğer lokalizasyonlarda görülür [3]. 10 cm üzeri ve 1 kilogramdan ağır olanlarına dev lipom denilmiştir. Tedavisinde total cerrahi eksizyon, liposuction ve lokal steroid enjeksiyonu bildirilmiştir [2]. Literatürde baş-boyun bölgesinde az sayıdadır. Hastamız boynunda dev lipomu olup, sosyal ve sağlık problemleri yaşamaktaydı. Bu olgu sunumundaki amacımız literatürü gözden geçirerek lipomların yerleşim yerleri, histopatolojik özelliklerini ve tedavisini vurgulamaktı. Case Report69 yaşında erkek hasta 6 yıldır enseden boyun ön kısmına uzanan dev kitleyle başvurdu. Boynundan koluna doğru yayılan hafif bir ağrı, gömleğinin yakasını ilikleyememe, bölgenin traşında zorlanma ve kitlenin bası etkisiyle uyumakta zorlanma gibi şikayetlerle başvurdu. Ayrıca günlük yaşamında boyun hareketlerinde de zorlandığı tespit edildi. Yapılan boyun ultrasonografisinde büyüklüğü yaklaşık 10x5x8 cm ve 7x5x6 cm ebatlı bilobule yumuşak kıvamlı hiperekoik lipomla uyumlu olarak rapor edilen bir kitleydi. İnce iğne biyopsisiyle yapılan sitolojik incelemede matür adipositler içeren lipomla uyumlu tümör olarak rapor edildi. Boynun posteriorundan anteriora doğru uzanan kozmetik deformiteye yol açan bir kitleydi (Şekil 1). Ayrıca dev kitlenin ciltteki ekspansil etkisiyle cilt üzerinde beslenme bozukluğuna bağlı oluştuğu düşünülen hiperemik alanlar mevcuttu (Şekil 2).
Hastaya genel anestezi altında entübe edildikten sonra prone pozisyonunda müdahale edildi. Boyun cildine “j” şeklinde yapılan 14 cm’lik insizyonla kitleye ulaşıldı (Şekil 3).
Keskin ve künt diseksiyonlarla nukal bölge ve klavikula üstünden kitle total olarak çıkarıldı. Kitle etkisiyle ekspanse olmuş ciltten de ölü boşluğu azaltmak için bir miktar eksizyon yapıldı. Kanama kontrolü yapılıp hemovak dren yerleştirilerek ameliyata son verildi. Kitle yaklaşık 1000 gr ağırlığında ve tamamı 15x10x12 cm idi. Postop patolojisi lipom olarak raporlandı (Şekil 4). Hastaya yapılan 2 yıllık takipte nüks izlenmedi (Şekil 5). Hastanın kitle etkisiyle oluşan Sosyal ve sağlık problemlerinin kaybolduğu görüldü.
DiscussionLipomlar çok yaygın olarak görülen mezenkimal kaynaklı yumuşak doku tümörleridir. Lipomların yalnızca %25’i baş ve boyun bölgesinde görülmektedir [4]. Bunlarında büyük çoğunluğu boyun posteriorunda bulunmaktadır [5]. Satyajeet ve arkadaşları boyun posteriorunda 22 cm x 12 cm’lik ciltte ülser yapmış olan dev lipomu tarif ettiler [1]. Nadiren anterior boyunda, infratemporal fossada, oral kavitede [6-7], larenkste[8-9], tonsiller bölgede[10], parotis lojunda[11], hypofarenkste [12] nasofarenkste [13]ve retrofarengeal boşlukta vakalar bildirilmiştir [14]. Bizim vakamızın farklı olan yönü boyunda hem posterior hem de anterior yerleşimli ve bilobule bir lipom olmasıydı. WHO’nun yaptığı sınıflandırmaya göre lipomlar histolojik olarak konvansiyonel lipom, fibrolipom, anjiolipom, spindle hücreli pleomorfik lipom, miksolipom, kondroid lipom, osteolipom ve myolipom olarak ayrılır [15]. Bizim vakamızda konvansiyonel lipom olarak rapor edildi. Lipomlara daha çok 50-60 yaşlar arasında rastlanmaktadır. Literatürde bazı lipomlar 20 cm’den büyük ve 5 kilo civarında bildirilmiştir [2]. Bizim vakamızda da 1o cm ve 1 kiloya yakın idi. Ayırıcı tanıda hemanjiom, liposarkom, epidermoid kist ve malign fibröz histiositom gibi patolojiler düşünülmelidir. Ve ayırıcı tanı için ultrasonografi ve MR faydalı olabilmektedir. Cerrahi öncesinde ince iğne biyopsi yapılıp malign lezyonlardan ayırımı önemlidir. Bizde ayırıcı tanı için hastamızı boyun ultrasonografisi ve ince iğne aspirasyon biyopsisi ile değerlendirdik ve lipomla uyumlu olabileceğini düşündük . Postoperatif olarak patoloji raporuda lipomla uyumlu gelmiştir. Komplikasyonlar arasında bası ve kitlenin genişlemesine bağlı ciltte ülserasyon bildirilmiştir. Bizim vakamızda cilt üzerinde hiperemik alanlar mevcuttu. Sonuç olarak lipomlar çok yavaş büyüyen benign kitlelerdir. Baş boyun bölgesinde az görülürler. Tedavileri cerrahi olarak kitlenin tamamının çıkarılmasıdır. Dev lipomlar hastada kozmetik ve fonksiyonel kısıtlılığa yol açabilmektedir. Boyundaki lipomlar boyunda hareket kısıtlılığı yapabilir. Bizim hastamızda da hem kozmetik kusur hem boyun hareketlerinde zorlanma vardı. Ayrıca gömlek yakasını ilikleyememe ve traş olurken zorlanma, uyurken kitlenin bası etkisiyle zorlanma gibi sosyal problemlerde vardı. Lipomların tedavisinde genellikle cerrahi eksizyon olmak üzere, liposuction, steroid enjeksiyonu gibi yöntemler kullanılabilmektedir. Postoperatif dönemde çıkarılan kitlenin büyüklüğü ve oluşan ölü boşluktan dolayı dev lipomlarda seroma, flebte nekroz, hematom olabilmektedir. Ayrıca ölü boşluğu azaltmak için kitlenin ekspansil etkisiyle fazla gelen cilt sütürasyondan önce bir miktar cilt eksizyonu gerekmektedir. Bu nedenle negatif basınçlı drenler ve iyi pansuman takibi gerekmektedir. Bizde hastamızda kitle eksizyonu sonrası fazla ciltten bir miktar eksize ettik ve vakumlu drenle pansuman takibi yaptık ve herhangi bir komplikasyon gelişmedi. 2 yıllık takibinde nüks izlenmedi. References
Presented atBu çalışma 35. Türk Ulusal Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresinde Poster olarak sunulmuştur |
|||||||||||
Keywords : Lipom , Baş-boyun neoplazmları , Cerrahi tedavi |
|