|
|||||||||
Turkish abstractOsteopetrozis, osteoklastların gelişim veya fonksiyonundaki kongenital bozukluğa bağlı oluşan, yaygın kemik sklerozu ile karakterize nadir görülen metabolik bir kemik hastalıktır. Osteomiyelit iyi bilinen bir komplikasyonudur. Bu hastalarda, diş enfeksiyonları ve maksillofasial bozuklukların engellenmesi zor bir durumdur. Yüz bölgesindeki osteomiyelitin en sık görüldüğü yer maksilla ve/veya mandibuladır. Bu yazıda, maksilla ve zigomasında osteomiyelit koplikasyonu olan 10 yaşındaki malign osteopetrozisli bayan hasta sunulmuştur. Maksilla ve zigomadaki osteomiyelit parsiyel rezeksiyona ve antibiyotik tedavisine dirençliydi. Malign osteopetrozisli bu vakanın klinik semptomları, tanısı ve tedavisi literatür taraması ile tartışılmıştır.IntroductionKemik rezorpsiyonunun azalması sonucu sistemik osteoskleroz ile karakterize nadir bir hastalık olan ve Mermer kemik olarak da bilinen osteopetrozis, ilk olarak 1904 yılında Albers-Schönberg tarafından tanımlanmıştır [1,2].Yapılan farklı çalışmalarda osteopetrozis görülme sıklığının 1/100000-1/500000 olarak bildirilmiştir [3]. Herediter bozuklukla karakterize olan hastalıkta osteoklastların fonksiyon bozukluğu vardır ve kemik yapım ve yıkım arasındaki denge bozulmuştur [1,4]. Bunun sonucunda da abartılı gelişen osteoskleroz nedeniyle kemik iliği mesafeleri yavaş yavaş ortadan kalkar ve kolay kırılabilen, medullası geniş ve intensite artışı olan kemikler ortaya çıkar. Heterojen kalıtım nedeniyle klinik bulgularının değişken olduğundan klinik sınıflandırma zordur [5]. Literatürde, osteopetrozis temel olarak iki grupta sınıflandırılmıştır. Birincisi, herediter resesif geçiş gösteren (malign tipte denilen), çocuklarda kemik dansitesinde yaygın artışa ve miyelofbrozise yol açan tiptir. İkincisi ise herediter dominant geçiş gösteren (benign tipte denilen), temel olarak kafatasını tutan tip 1 ve temel olarak uzun kemikleri etkileyen tip 2 (Albers-Schönberg hastalığı) olmak üzere iki alt grubu bulunan tiptir [6,7]. Klinik olarak hepetosplenomegali, anemi, trombositopeni, kraniyal sinir disfonksiyonları, görme bozukluğu, osteomiyelit, kemik kırıkları görülebilmektedir [3,5,6]. Bu yazıda, maksiller ve zigomatik kemikte yüz deformitesine neden olan ve nadir görülen malign osteopetrozisli hastanın, klinik semptomları, tanısı ve tedavisi tartışılmıştır. Case ReportYenidoğan döneminde osteopetrozis tanısı alan 10 yaşında kız hasta, sağ göz kenarında, alında ve damakta ülsere, kötü kokulu yaralarla polikliniğimize başvurdu. Hastanın bu lezyonları iki aydır başlamış olup verilen antibiyotik tedavisine rağmen düzelmemesi üzerine kliniğimize yatışı yapıldı. Hastanın yaraları ağrılı, kötü kokuluydu. Hastanın yapılan muayenesinde bilinci açık, şuuru yerinde, kaşektik olup cildi soluk görünümdeydi. Hastanın saçlı deri ve alın bölgesinde en büyüğü 3x3 cm çapında ve beş adet, sağ göz alt kapağında ülsere, ağrılı lezyonu bulunmaktaydı (Şekil 1a). Hastanın sol göz alt kapağındaki ülsere lezyondan zigomatik kemiğin yaklaşık 2 cm’lik bölümü yumuşak dokunun dışına taşmış ve nekrotik görünümdeydi. Sağ göz küresi enoftalmik ve lateralize görünümde ve görme kaybı mevcuttu (Şekil 1b).
Sağ üst alveolar ark ve maksiler kemiğin tamamı açıkta, kötü kokulu ve nekrotik görünümdeydi. Tüm üst alveolar ark bölgesinde dişleri çürüyüp kendiliğinden düşmüştü (Şekil 2).
Hastada ayrıca hepatosplenomegali, anemi ve büyüme gelişme geriliği de mevcuttu. Hastanın yapılan tetkiklerinde beyaz küresinin 6800/mm[3], trombosit sayısı 65.000 /mm[3], hemoglobin 5.4 gr/dl, hemotokrit 16.6%, eritrosit sedimentasyon hızı 140 mm/saat, CRP’sinin 168 olduğu ve yapılan yara sürüntü kültüründe ise Escherichia coli üredi. Hastaya çekilen yan kafa grafisinde sütür hatlarının izlenmediği ve yaygın olarak kemik dansite artışı vardı (Şekil 3).
Bilgisayarlı tomogafi görüntüsünde ise kemik yapılarda yaygın dansite artışı (osteoskleroz), nazal, etmoid kemiklerde, sağ zigomatik arkta, sağ orbita lateral, medial ve inferior duvarlarda, sert damakta parçalı deplase fraktür hatları ve komşuluğunda hava değerleri, sağ zigomatik ark sütürlerinde ayrılma görüldü (Şekil 4a,b). Hastanın sağ globunu değerlendirmek işin çekilen orbita manyetik rezonansında ise sağ globun lateralde olduğu görüldü. Hastanın işitmesi değerlendirildiğinde bilateral ileri derecede sensorinöral işitme kaybı saptandı.
Hastada mevcut klinik ve radyolojik incelemeler sonucunda yumuşak doku enfeksiyonu ve osteomiyelit teşhisi konuldu ve antibiyoterapi başlandı. Hastanın yumuşak doku enfeksiyonu gerilemekle beraber osteomiyelit tablosu tedaviye yanıt vermedi. Bu nedenle hastanın sağ alveolar ark ve maksiler kemiğin nekrotik alanları ile birlikte nekrotik sağ zigomatik kemik eksize edilip oluşan defekt primer sütürüze edildi. Hastanın postoperatif medikal tedavisi tamamlanarak poliklinik kontrolü ile takibi yapılmaktadır. DiscussionOsteopetrozis de temel problem osteoklastik aktivitenin azalmasına bağlı olarak hatalı kemik oluşumu ve kemik yoğunluğunda artışdır. Bu durum hidrosefaliye, kemik iliği mesafesinde azalmaya, büyüme gelişme geriliğine ve birçok otonörolojik sorunun ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Özellikle kafa kemiklerinde sinirlerin geçtiği foramenlerde daralmalar gözlenmekte ve bu kranial sinirlere ait semptomlar ortaya çıkmaktadır. Optik sinir en sık etkilenen sinir olup bunun dışında fasiyal, trigeminal ve akustik sinirlerde etkilenmektedir [7]. Hastamızda sol gözde optik sinirin etkilenmesine bağlı total görme kaybı ve bilateral akustik sinirin etkilenmesine bağlı ileri derecede sensorinöral işitme kaybı vardı. Osteopetrozisdeki kemik yoğunluğundaki artış çoklu kırıklara neden olabilmektedir. Çeşitli varyasyonlar gösteren osteopetrozisin bir tipi olan malign osteopetrozisin (infantil osteopetrozis olarak da adlandırılır) tanısı sıklıkla infant döneminde konulur ve jeneralize kemik dansite artışı ile karakterizedir [8]. Bu hastalarda kemik iliğinin daralması sonrasında anemi, lökopeni, trombositopeni ve ekstramedüller hematopoez görülür. Anemi nedeniyle çok sık kan transfüzyonlarına ihtiyaç duyulur. Hepetosplenomegali sık rastlanılan bir bulgudur [7]. Hastamızın sık aralıklarla düzenli kan transfüzyonu gerektiren anemisi, hepetosplenomegalisi vardı ve trombositleri alt sınırda idi. Osteoklastların fonksiyon bozukluğunda sonucunda oluşan şiddetli sekellerle hastalar hayatlarını genellikle ilk dekatta kaybederler. Malign osteopetrozisli hastaların %30’u altı yaşa kadar, nadir bir kısmı da ikinci ve üçüncü dekata kadar yaşayabilmektedirler [9]. Bizim hastamıza yenidoğan döneminde osteopetrozis teşhisi konulmuş ve büyüme gelişme geriliği dahil birçok sekele sahip olmasına karşın 10 yaşında ve hayattadır. Osteopetrozisli hastalar, iskelet ve nörolojik defektler nedeniyle yaşam kaliteleri düşük olmalarına rağmen zekaları normaldir [10]. Bu hastalarda, kemik yapılardaki kan akımının azalmasına bağlı olarak enfeksiyona yatkınlık, yara iyileşmesinde ve enfeksiyonun kontrolünde sıkıntılar yaşanmaktadır [11]. Osteomiyelit osteopetrozisin iyi bilinen bir komplikasyonudur [1,12]. Özellikle baş bölgesinde en sık mandibulada osteomiyelit görülmekte ve bunu maksiler kemik izlemektedir [1]. Bazı hastalar semptomsuz olabildiği gibi bazı hastalar da osteomiyelitle gelebilmektedir. Patolojik kemik kırıkları bunlara eşlik edebilir. Anemi, nötropeni ve az kanlanan kemiklerin olması sekonder osteomiyelit olma riskini arttırmaktadır. Osteomiyelitli osteopetrosisli hastaların çok azının tedavi edilebildiğini belirten yayınlar vardır. Osteomiyelit tedavisinde insizyon ve drenaj, antibiyotikler, sekestretomi, diş çekimi, kemik rezeksiyonu ve hiperbarik oksijen tedavileri yapılmaktadır [12]. Yine kemik defektleri için kemik greftleri ve miyoosseöz flepler de kullanılabilmektedir. Bunların başarısı otojenik oldukları için oldukça düşüktür [11]. Bizim hastamızın sağ üst alveolar ark ve sağ zigomatik arkta osteomiyelit sekestreleri mevcuttu. Hastanın sağ göz lateralize olmuş ve görme kaybı mevcuttu. Hastaya antibiyoterapi, kan replasmanı yapılmasına rağmen osteomiyelit tablosu gerilememişti. Hastanın oteomiyelitli ve nekrotik kemiklerine sekestrektomi yapıldı ve oluşan defekti yumuşak dokuların pirimer sütürüzasyonu ile kapatıldı. Saçlı deri bölgesinde cilt defektleri ve altında kemik yapıda osteomiyelit tablosu vardı. Hastanın osteomiyeliti için uzun süreli antibiyoterapi düzenlendi. Hastalığın tedavisinde en etkili yöntem allojenik kemik iliği transplantasyonudur [13,14]. Kemik iliği transplantasyonu yapılamayan durumlarda kortikosteroidler, 1-alfa hidroksivitamin D-3, interferon gama, tekrarlayan kan transfüzyonları ve splenektomi tedavileri uygulanır [15]. Sonuç olarak malign osteopetrosiste maksiller ve zigomatik kemik tutulumu çok nadir görülmekte olup. hastalarda şiddetli morbiditelere yol açmakta ve hastanın yaşam kalitesini düşürmektedir. Kesin tedavisi olmamakla birlikte, lokal küretaj ve nekroze kemiğin uzaklaştırılması ile birlikte uzun süreli antibiyotik tedavisi en uygun tedavi gibi görünmektedir. References
|
|||||||||
Keywords : Osteopetrozis , Osteomiyelit , Maksillar ve zigomatik kemik |
|