|
|||||
Turkish abstractAnjiomatoid fibröz histiositom (AFH) baş boyun kitleleri arasında nadir görülen bir yumuşak doku tümörüdür. Fibröz histiositomların intermediate malign bir tipi olarak sınıflanmaktadır. Genellikle çocuklarda ve genç yetişkinlerde görülen, subkutan ve derin dermiste lokalize kitle olarak ortaya çıkar. En sık olarak ekstremitelerde ve gövdede daha az sıklıkla baş ve boyunda görülür . Bu çalışmada boyunda kitle şikayeti ile başvuran ve anjiomatoid fibröz histiositom saptanan 36 yaşında kadın hasta literatür eşliğinde sunuldu.Hastanın yaklaşık 9 aydır, boynun sol tarafında giderek büyüyen ağrısız şişlik ve bununla birlikte halsizlik,kilo kaybı, ateş şikayetleri mevcuttu. Boyun MRI’da solda karotid kılıf anteriorunda yerleşimli 13x18x21 mm boyutlarda kitlesel lezyon saptandı. Laboratuvar tetkiklerinde CRP 4.6 mg/dL,sedim 73 mm, Hemoglobin 10 g/dL olarak saptandı. Yapılan otoantikor (ANA-Antinükleer antikor, Anti DS DNA) ve serolojik testler negatifti.Kitlenin eksizyonu sonrasında patolojik olarak AFH (intermediate grade malignite) tanısı kondu. Kitlenin eksizyonundan sonra sistemik belirtiler gözlenmedi. Hastamız lokal nüks ve metastaz olmaksızın takiptedir.AFH baş boyun bölgesinde ve nadir görülür. Bizim hastamızda kitlenin lokalizasyonu, hastanın orta yaşta olması ve sistemik semptomların eşlik etmesi nadir görülen durumlardır. Bu nedenle olgumuz literatür eşliğinde tartışılarak sunulmuştur.IntroductionAnjiomatoid fibröz histiositom (AFH) baş boyun kitleleri arasında nadir görülen bir yumuşak doku tümörüdür. İlk kez 1979’da Enzinger tarafından malign fibröz histiositomlar sınıfında tanımlanmıştır [1]. Ancak günümüzde Dünya Sağlık Örgütü bu tümörü yavaş büyüme, lokal rekürrens ve uzak metastaz riskinin düşük olması nedeni ile fibröz histiositomların intermediate malign bir tipi olarak sınıflamaktadır [2]. Lokal agresif yayılımı olan ve metastaz oranı düşük tümörlerdir [3,4]. Genellikle çocuklarda ve genç yetişkinlerde görülür [1,5]. Genellikle lezyon subkutan ve derin dermiste lokalize, yavaş büyüyen, yumuşak, ağrısız, nodüler, kistik kitle ya da şişlik olarak ortaya çıkar. En sık olarak ekstremitelerde (%60-90) ve gövdede (%20-28) görülür. Daha az sıklıkla baş ve boyunda (yaklaşık%5-7 ) görülür [6]. Bu çalışmada sol boyunda kitle şikayeti ile başvuran, eksizyonel biyopsi yapılan ve postoperatif patoloji sonucu anjiomatoid fibröz histiositom olarak raporlanan 36 yaşında kadın hasta literatür eşliğinde sunuldu. Case Report36 yaşında kadın hasta, yaklaşık 9 aydır, boyun sol tarafında giderek büyüyen ağrısız şişlik şikayeti ile başvurdu. Ek olarak halsizlik,kilo kaybı, ateş şikayetleri mevcuttu. Fizik muayenede sol sternokleiomastoid kas anteriorunda, düzey 3’de yaklaşık 3x2 cm çapında sert, mobil,ağrısız kitle palpe edildi. Hastanın boyun USG’ sinde sol servikal alanda 21x15 mm boyutlu hipoekoik nodüler lezyon, Boyun MRI’da solda karotid kılıf anteriorunda yerleşimli 13x18x21 mm boyutlarda iyi derecede kontrastlanan,mikrolobüle kitlesel lezyon saptandı.
Laboratuvar tetkiklerinde CRP 4.6 mg/dL,sedim 73 mm, Hemoglobin 10 g/dL olarak saptandı. Yapılan otoantikor (ANA-Antinükleer antikor, Anti DS DNA) ve serolojik testler negatifti. Kitlenin yerleşim yeri nedeni ile patolojik lenf nodu, nörojenik tm ve ektopik tükrük bezi olasılığı göz önünde bulundurularak hastaya preoperatif kitleden ince iğne aspirasyon biyopsisi alınarak tedavi yaklaşımı belirlenmeye çalışıldı. Hastaya yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisinde yuvarlak hücreli tümör olduğu, lenfoma ve karsinom olasılıklarının dışlandığı bildirilmesi üzerine eksizyonel biyopsi yapıldı. Makroskopik olarak 2.5x2x2 cm boyutlarında dış yüzü düzensiz, kirli beyaz alanlar içeren solid kitle eksize edildi. Histopatolojik incelemede mikroskobik olarak yalancı kapsül ile çevrili, nodüler patern oluşturan iğsi veya oval histiositik hücreler arada damarsal yapılardan oluşan neoplazm izlendi. İmmunhistokimyasal boyamada neoplastik hücrelerin vimentin ve CD68 ile yaygın,desmin ile fokal boyandığı, EMA, Pan Sitokeratin, CD31 ve Cd34 ile boyanmadığı görüldü. Bu bulgular ile olguya patolojik olarak AFH (intermediate grade malignite) tanısı kondu.
Lokal nüks olasılığı nedeni ile hastaya çevre dokularla birlikte boyun diseksiyonu yapıldı. Postoperatif materyalde reaktif lenf nodları saptandı, malignite saptanmadı. Klinik takibe alınan hastaya postoperatif radyoterapi ve kemoterapi verilmedi. Hastamız lokal nüks ve metastaz olmaksızın takiptedir. DiscussionAFH’lar genelde cilt altında ele gelen sert, düzgün sınırlı, boyutları genellikle birkaç cm olan nodüler veya kistik lezyonlardır [1,5,6]. Bizim olgumuzda 2 cm çaplı nodüler kitlenin karotid kılıf komşuluğunda yerleşmiş olması nadir rastlanan bir durumdur. Yerleşim yeri nedeni ile patolojik lenf nodu, nörojenik tm ve ektopik tükrük bezi olasılığı göz önünde bulundurulmuştur. AFH baş boyun bölgesinde nadir görülür. Bizim hastamızda ayrıca kitlenin lokalizasyonu, hastanın orta yaşta olması ve sistemik semptomların eşlik etmesi de nadir görülen durumlardır. Bu nedenle olgumuz literatür eşliğinde tartışılarak sunulmuştur. Olgumuzda kitlenin karotid kılıf komşuluğunda yerleşmiş olması nedeniyle ayırıcı tanısında baş boyun bölgesinde görülebilen tüm tümörler dikkate alınmalıdır. Bizim olgumuz histopatolojik olarak; metastatik tümörlerden Pansitokeratin, Sitokeratin 7 ve Sitokeratin 20 negatif olduğu için, rabdomyosarkomdan Desmin negatifliği ile, malign vasküler tümörlerden CD 34 negatifliği ile, malign melanomdan Melanaz ve S100 negatif olduğu için ayrımlanmıştır. CD 68 pozitifliği ile fibrohitiositik patern gösterilerek olgumuza anjiomatoid fibröz histiositom tanısı konmuştur. AFH daha çok subkutan yerleşimli bir tümör olduğundan ayırıcı tanıda histopatolojik incelemenin ne kadar önemli olduğunu ayrıca vurgulamak isteriz [10].
References
Presented at38.Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresinde e-poster olarak sunulmuştur. |
|||||
Keywords : Anjiomatoid fibröz histiositom , boyun , sistemik bulgular |
|