|
|||||||||||||||
Turkish abstractOdontojenik miksoma çenede nadir görülen benign neoplazmdır. Mezenkimal orjinli olan miksomalar en sık 20-30 yaşlarında ortaya çıkmaktadır. Klinik olarak yavaş büyüyen, lokal dekstrüksiyona yol açan ağrısız lezyonlardır. Yüzde asimetri yapabilen myxomaların ayırıcı tanısında fibröz displazi, ameloblastoma, santral dev hücreli granulom, dentigenöz kist düşünülmelidir. Tedavisi geniş cerrahi eksizyondur. Bu makalede 13 yaşına kız hastada sol maksiler alveolar kemik ve maksiler sinüsü içine alan, cerrahi eksizyonu yapılan ve 9 aylık takibinde nüks izlenmeyen odontogenik miksoma tümörü sunulmuştur.IntroductionOdontojenik miksomalar metastaz yapmayan, kapsülsüz, primitif mezenkimden köken alan benign tümörlerdir [1,2]. Genellikle 2 ile 4. Dekadlar arasında görülmektedir. Kadınlarda daha sık izlenirken 10 yaş altında ve 50 yaş üstünde nadir görülür [3]. Odontojenik maksiller miksoma ilk olarak 1947 yılında Thoma ve Goldman tarafından tanımlanmıştır. Yavaş büyüyen, mandibuler miksomaya oranla daha agresif davranan ve maxiller sinüs içerisine yayılan tümörlerdir [4]. Bu çalışmamızda maksiller sinüsü nadiren tutan odontojenik miksoma olgusunu literatür eşliğinde sunduk. Case Report13 yaşında kız olgu ailesinin 1 aydır fark ettiği sol üst çenede şişlik şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Yapılan muayenesinde inspeksiyonda sol ön üst çene bölgesinde asimetri oluşturan(Şekil 1), horizontal olarak sol ön üst kesici dişlerin gingivası süperior hizasından sol üst molar diş gingivası süperior hizasına uzanan, oral vestibül sulkusu dolduran düzgün yüzeyli yaklaşık 4x3 cm kitle izlendi (Şekil 2).
Çekilen paranazal BT de solda maksiller kemik anterior yüzünde maksiler kemiğin alveolar ark bölgesini erode edip maksiller sinüs anterior, inferior ve lateral yüzüne ilerlemiş, anterior maksiler sinüs duvarında dekstrüksiyon oluşturmuş yumuşak doku kitlesi (Şekil 3A) ve kitlenin içerisinde ektopik diş dokusu ile uyumlu dansite artışı izlendi. (Şekil 3B)
Hasta genel anestezi altında operasyona alındı. Solda fossa kanina bölgesine 2 cmlik insizyon yapıldı. Kitlenin zayıf kemik ön duvarı kaldırıldı. Sol maksiler sinüs içerisine uzanan tümöral kitle paranazal tomografide izlenen diş dokusu ile birlikte total çıkarıldı.(Şekil 4,5) Kitlenin çıkarıldığı kavite kemik kenarları elmas tur ile turlandı. Peroperatif maksiller sinüs inferior, lateral, posterior ve süperior duvarında defekt oluşmadı. Tümörün postoperatif histopatolojik incelemesinde mikroskopik tanı miksoma idi ve malignite izlenmedi. (Şekil 6 ve 7) Postoperatif dönemde oroantral fistül veya herhangi komplikasyon gelişmedi. Hasta postoperatif 9. ayda olup, klinik izleminde nüks bulgusu izlenmemiştir.
DiscussionMiksomalar cilt, subkutanöz doku, kalp, baş ve boyun gibi vücudun birçok bölgesinde gelişebilmektedir [5] Baş ve boyunda gelişen miksomalar fasyal kemiklerden (osteojenik/odontojenik) veya fasyal yumuşak dokulardan köken alırlar [6] Odontojenik orjinli miksomalar en sık görülenidir. Odontojenik miksomaların sıklıkla maksillanın alveolar ark’ta görülmesi, eksik veya çıkmamış dişlerle ilişkisi ve tümörde odontojenik epitel varlığı bu tümörün odontojenik kaynaklı olduğunu göstermektedir [7]. Odontojenik myxomalar tüm odontojenik tümörlerin %3-6’sını oluşturur [8]. Mandibuler miksomalar (%66.4), maksiller miksomalardan (%33.6) daha sık görülmektedir. Posterior mandibula ve maksillanın premolar-molar bölgesi en sık yerleşim yeridir [9]. Maksiller tutulumda ise daha fazla kemik dekstrüksiyonu oluşturmakta ve tümör maksiller sinüse ilerleyebilmektedir. Bizim olgumuzda tümör maksiller bölgeyi tutmuş ve maksiler sinüse yayılmıştı. Miksomalar en iyi bilgisayarlı tomografi (BT) ile değerlendirilebilirler. BT bulgularında kemikte kortikal genişleme, kortikal kemik kefekti görülebilir. Hiperdens ya da hipodens görünüm tümörün kalsifikasyon miktarına bağlıdır [8] Odontojenik miksomalar klinik olarak yavaş büyürler ve çoğu asemptomatiktir. Bu nedenle tedavi öncesinde büyük boyutlara ulaşabilmektedirler [3]. Miksomalar genellikle ağrısız kitle olarak karşımıza çıkarlar. Fakat diş kaybı, ağrı, parestezi, burun tıkanıklığı, ekzoftalmus gibi semptom ve bulgulara yol açan birçok miksoma vakası rapor edilmiştir [4]. Maksiller odontojenik miksomaların ayırıcı tanısında kist, fibroma, ameloblastoma, dev hücreli granulom, dentijinöz kist, anevrizmal kemik kisti, fibröz displazi, osteosarkom, fibrosarkomlar düşünülmelidir [10]. Odontojenik miksomalar histolojik olarak olarak nörojenik sarkom, rabdomyosarkom, nörofibrom gibi tümörlerle benzerlik gösterir [11]. Bu tümörlerden ayrımının yapılması önemlidir. Maksiller miksoma tedavisi cerrahi eksizyondur. Tümör kemoterapiye rezistansdır ve radyoterapiye zayıf cevap verir [12]. Yetersiz cerrahi rezeksiyon nükslerin en sık nedenidir [13]. Ayrıca lokal infiltratif özelliği nedeniyle cerrahi eksizyon sonrasında tümör %10-33 rekürrens gösterir [14]. Bizim olgumuzda geniş cerrahi rezeksiyon yapıldı. Cerrahi sınırdaki kemik alanlar elmas tur ile turlandı. Olgumuz postoperatif 9. ayda olup, klinik izleminde nüks bulgusu izlenmemiştir. SONUÇ: Maksiller odontojenik miksomaların lokal infiltratif doğası ve yüksek rekürrens oranı, bu tümörlerin çıkarılmasında agresif yaklaşımı haklı çıkarmaktadır. Miksomaların diğer malign tümörlerden ayrımı için klinik, radyolojik ve histopatolojik değerlendirmenin bir bütün halinde yapılması önem arzetmektedir. References
|
|||||||||||||||
Keywords : Miksoma , Odontojenik miksoma , Odontojenik tümör |
|