|
|||||||||
Turkish abstractGiriş: Erişkinlerde, lenfoma, baş boyun bölgesinde skuamöz hücreli karsinomdan sonra en sık görülen neoplazmdır. Baş ve boyun bölgesindeki lenfomaları en sık Waldeyer halkasında , tonsil de lokalize olur ancak nadiren bilateral tonsil tutulumu görülür. Bu çalışmada bilateral tonsil hipertrofisi ile başvuran non-Hodgkin lenfoma olgusu kısa literatür derlemesi ile birlikte sunulmuştur.Olgu: 65 yaşında erkek hasta üç hafta önce başlayan giderek artan antibiyotik tedavisine dirençli boğaz ağrısı, yutma ve nefes alma zorluğu , alt çene köşesinde şişlik şikayeti ile başvurdu. Bilateral tonsiller ileri derece hipertrofik yüzeyi eksudatif, kanlı ve inflame idi . Hastanın hafif trismusu ve odinofajisi mevcuttu. Bilateral boyun level 3 de palpabl lenf nodu mevcuttu. Biyopsi sonucu Diffuz Büyük B hücreli lenfoma geldi. Hasta tedavi amaçlı hematoloji / onkoloji bölümüne yönlendirildi. Evrelemesi , evre IV B olarak değerlendilip sistemik kemoterapi - monoklonal antikor kombine tedavisine başlandı. Beşinci kür sonrası belirgin klinik rahatlama sağlandı. Üçüncü ay sonu kontrol bakıları ve PET CT tetkikinde tedaviye belirgin yanıt alındığı izlendi. Sonuç: Özellikle erişkin hastalarda, belirlenmiş klinik risk faktörlerinin bulunduğu durumlarda daha dikkatli olunması ve sadece asimetrik tonsillektomi materyallerinin değil klinik şüphede bilateral tonsil hipertrofisinde de malignite ekartasyonu açısından histopatolojik incelemesinin gerekli olduğu görüşündeyiz. IntroductionBaş-boyun bölgesi lenfomaları, bu bölgede görülen tüm malignitelerin %2-3’ünü oluşturmaktadır. Waldeyer halkası en sık tutulan bölge olduğu bildirilmekle birlikte, bu lenfoid halkada en sık tutulum yeri tonsildir [1,2]. Unilateral tonsil büyümelerinde malignite şüphesi her zaman düşünülmelidir . Erişkinlerde ,yassı hücreli karsinomdan sonra ikinci sıklıkta görülen tonsil tümörü lenfomalardır. Daha çok submukozal kitle şeklinde karşımıza çıksa da asimetrik hipertrofi de yapmaktadırlar [3,4]. Tonsiller bölgede en sık görülen lenfomalar B hücreli non-Hodgkin lenfomalardır. Kansere bağlı ölümlerde; Akciğer, kolorektal, meme,prostat kanserinden sonra non-Hodgkin lenfoma ve lösemi gelir. Antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen uzun süreli boğaz ağrısı ve tonsil hipertrofisinde göz ardı edilmemesi gereken bir durumdur. Tedavisi kemoterapi ve/veya radyoterapi kombinasyonudur. Bu makalede bilateral tonsil tutulumu literatürde nadir olarak bildirilen B hücreli non-Hodgkin lenfoma olgusunu kısa literatür derlemesi ile birlikte sunulması amaçlanmıştır [5,6]. Case ReportKliniğimize, 65 yaşında erkek hasta, üç hafta önce başlayan giderek artan antibiyotik tedavisine dirençli boğaz ağrısı, yutma zorluğu , alt çene köşesinde şişlik şikayeti ile gelmişti . Hastanın orofarengeal muayenesinde bilateral tonsiller ileri derece hipertrofik, yüzeyi eksudatif, kanlı ve inflame görünümde idi (Şekil 1a).
Hastanın hafif trismusu, odinofajisi hafif solunum zorluğu mevcuttu. Bilateral boyunda sağda daha belirgin, seviye 3 de, alpabl lenf nodu mevcuttu. Bilgisayarlı tomografide, orafarenks ve hipofarenks düzeyinden geçen kesitlerde bilateral palatin tonsillerin lobüle konturlu yumuşak doku dansitesinde hafif heterojen dansitede lezyonu izlendi. Lezyon lokalizasyonunda parafarengeal yağ planları silinmiş olarak izlendi. Görünüm malign karakterde kitle lezyonu ile uyumlu bulundu . Magnetik rezonans görüntülemesinde ek olarak bilateral palatin tonsilin hipertrofik olduğu ve konturlarında lobülasyon dikkati çekti. Kitlenin orofarenks hava sütununu belirgin daralttığı izlendi (Şekil 1b).
Biyokimya tetkikinde hafif lökositoz ve sedimantasyon yüksekliği dışında olağandı. Tetkikleri sırasında tonsil hacminin ve çevre doku ödeminin daha da artması sonucu solunum güçlüğü artan hastaya trakeatomi açıldı , bilateral tonsil biyopsileri alındı. Biyopsi sonucu Diffuz Büyük B hücreli lenfoma geldi. Hematoloji / Onkolojiye refere edilen olgunun tamamlanan tetkik ve incelemeleri sonucunda PET CT de servikal , sol akciğer, abdominal, bilateral inguinalde LAP saptandı. Kemik iliği tutulumu izlenmedi . Evrelemesi, Evre IV B olarak değerlendilip kemoterapi protokolü hazırlandı. Olguya, 3 kür Rituximab + Bendamustein sonrası 2 kür Siklofosfamid +Epinubein+ Vincristine+ Prednizolon verildi. Olgunun yakınmaları hızla azaldı, tonsil boyutları bilateral tonsil plikaları sınırlarına geriledi (Şekil 2a) ve ikinci hafta sonu dekanulman yapıldı.
Dördüncü ay kontrol PET tetkikinde, belirgin tedaviye yanıt gözlendi , Sol paraaortik abdomendeki dansite dışında LAP izlenmedi, rezidu lenfoid doku düşünüldü (Resim 2b), kemoterapiye devam edildi. Hasta tedavi sonrası düzenli takibe alındı.
DiscussionErişkin tonsil maligniteleri arasında ilk sırada skuamöz hücreli karsinom yer alır (%85). Lenfoma (%14) ve lenfoepitelyal karsinom (%2-6) bunu takip eder. Non-Hodgkin lenfoma, bütün yaş gruplarında görülebilmesine karşın olgu sunumumuzda olduğu gibi en sık ileri yaştaki erkeklerde görülür. Non-hodgkin lenfomanın yaklaşık üçte biri ekstranodal yerleşimlidir ve yaklaşık % 10’u Waldeyer halkasında görülür. Çocukluk çağı tonsil malignitelerinde ise lenfomalar ilk sıradadır [1,4,6]. Baş boyun lenfomalarında sistemik semptomlar çok belirgin değildir . Asimetrik tonsil hipertrofisi, palpe edilebilen sertlik ve boyunda lenfadenopati malignite yönünden kuşku uyandırmalıdır. Olgular, sunumumuzdaki gibi, ilerleyen boğaz ağrısı, yutkunma güçlüğü ve /veya servikal LAP ile başvururlar. Orofarenk bölgesi skuamöz hücreli karsinom , benign lenfoproliferatif hastalıklar, minör tükrük bezi tümörleri, odontojenik inflamatuar süreçler non-Hodgkin lenfomanın ayırıcı tanısında akılda bulunmalıdır. Kesin tanı sadece biyopsiyle konulabilir. Ayrıca bilateral tonsil asimetrisinin , rekürren enfeksiyonlar, lipid depo hastalıkları, tüberküloz ve aktinomikoz gibi kronik enfeksiyonlar ve komşu yapıların patolojilerininde de olabileceği literatürde yer almaktadır. Bilateral tonsil tutulumuyla giden non-Hodgkin lenfoma olgusu çok nadirdir. Olgumuzda da bilateral tonsil hipertrofisi mevcut olup malignite ekartasyonu açısından biyopsi çok önemlidir [1,7,8]. Yapılan çalışmalarda tonsil lojunda en sık görülen lenfoma tipinin %70 oran ile olgumuzda olduğu gibi diffüz büyük B hücreli lenfomalar olduğu bildirilmektedir. Ayrıca foliküler lenfoma, mantle hücreli lenfoma, lenfoplazmasitik lenfoma, MALT tipi ekstranodal marjinal zon lenfoma ve plazmasitoma, tonsil dokusunda görülebilecek diğer küçük B hücreli lenfomalardandır [1,8]. Kısaca onkolojik tedaviler; sistemik kemoterapi, monoklonal antikorlar içeren biyolojik tedavi, radyoterapi ve kök hücre naklidir. Olgumuzda olduğu gibi, R-CHOP ( Rituksimab, siklofosfamid, doksorubisin hidroksidoksorubisin, vinkristin, prednizon) kombinasyonu non-Hodgkin lenfoma tedavisinde kullanılan sistemik monoklonal antikor ve kemoterapi seçeneğidir [9] . Tedavi ve takip süreci uzun olabilir. Tedavinin tipi ve süresi, hastanın tedavi sırasındaki yaşı, cinsiyet ve genel sağlık durumu gibi çeşitli faktörler bu süreci etkileyebilir. Primer tutulum bölgesine bağlı olarak ekstranodal NHL’ler değişken prognoza sahiptir. Erken evre tonsiller yerleşim, diğer ekstranodal tutulumlara oranla daha iyi bir prognostik özelliğe sahip iken ,merkezi sinir sistemi tutulumu olan hastalarda ise tedavi yanıtları ve prognoz kötüdür [7-10]. Sonuç olarak, özellikle erişkin hastalarda, belirlenmiş klinik risk faktörlerinin bulunduğu durumlarda antibiyoterapiye rağmen geçmeyen kronik tonsilliti düşündüren olgularda tonsil asimetrisi olmasa bile tonsil biyopsi materyallerinin malignite ekartasyonu açısından histopatolojik incelemesinin gerekli olduğu görüşündeyiz. References
Presented at40. KBB-BBC Kongresi |
|||||||||
Keywords : Tonsil , bilateral , non-Hodgkin lenfoma |
|